Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Gemuhluoğlu Ağabey
Yazı Yaz
1940
4059
Makale
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
1.12.2015
0 yorum
1432
okuma
Hafta sonu edebiyat ve düşünce alanında dolu dolu bir program geçirdim diyebilirim. “Fethi Gemuhluoğlu Dostluk Günleri” programında bütün edebiyat dostlarını bir arada görmenin mutluluğunu yaşadım. Hepsini iki güne sıkıştırılmış bir İstanbul seyahetinde görmek ancak bu program vesilesiyle de olurdu. Bunun yanında Anadolu’dan gelen dostlarımız da vardı. Mustafa Özçelik Eskişehir’den; Bekir kir Oğuzbaşaran Kayseri’den gelmişlerdi. Şeref Akbaba da Üsküdar’dan gelmişti. Onda da bir Anadolu havası vardı. Anadoludan gelmek bir başka meseledir Fethi ağabey için.
Programın ikinci günü Kızlarağası medresesine geldiğimde Saadettin Ökten Hoca’mız konuşuyordu. Bu zat, Nurettin Topçu’dan zevk, Mahir İz’den ise feyz aldığını söylüyordu. Gemuhluoğlu ağabeyde ise settar isminin gizli olduğunu, bununla birlikte ismiyle müsemma bir fehmetme basiretini de taşıdığını belirtiyordu. Ökten Hoca iki cümle daha da söylemişti. “Fethi Ağabey, basirete bakar. Baktığının arkasını da görürdü. Kadim bir medeniyetin sözcüsüydü.” Bu cümleleri dinlerken ister istemez merhum Gemuhluoğlu’nu tanımaya çalışıyorsunuz. Onu tabi ki tanıyoruz. Ama ayne’l-yakin sıfatıyla tanıyanlardan tanımak heyecan verici bir olay değil mi? İlme’l-yakin ile her zaman yola çıkılmıyor. Zaten Fethi Gemuhluoğlu’nun heyecan verici sözü neydi? Bel evladı mı yol evladı mı? Gönül çocukları onun için ayrı oluyor. Ve gönül çocuklarının çoğu onun için “ “yol evlâdı” oluyor, “bel evlâdı” olmuyor. Tasavvufta, yol oğlu olmak, bel oğlu olmaktan; yol evlâdı olmak, bel evlâdı olmaktan onun için mukaddemdir.....”
“Gemuhluoğlu ve Dostluk” muhabbeti devam ederken gözümün iliştiği bir yazarımızı gördüm. Selvigül Kandoğmuş Şahin Hanımefendi’nin Yusufhan romanı üzerine bir yazım vardı. O, yazıyı yazanı biliyordu ama benim o yazar olduğumu bilmiyordu. Yusufhan karekterinin de Gemuhluoğlu’na yakın bir karakter olduğunu söyleyerek meseleyi dostluk üzerine getirdik. Nuri Pakdil Ustamız Exupery’den şu sözü iktibas etmişti. “Dostluk, karşılıklı birbirine bakmak değil, aynı yöne birlikte bakmaktır.” Demişti.
Dostluk ve Gemuhluoğlu üzerine belki de üzerine düşünülecek hatta tebesüm edilecek sözlerin sahibi Emin Işık hocamız olmalıydı. Ne demişti Emin Işık Hocamız. Burs almak için gelenlere Fethi ağabeyin çapraz sorularından aktardı. “Hiç aşık oldun mu?”. Programın moderatörü Mahmut Bıyıklık da işi kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırdı. Emin Işık hocamıza “Peki, Fethi ağabey bu soruyu size hiç sormadı mı?” Bu soru üzerine biraz kızaran ve biraz da heyecanlanan Emin Işık hocamız “O bana bu soruyu hiç sormadı.Çünkü benim aşık olduğumu biliyordu” diye kolaylaştırcı kardeşimize işini kolaylaştırcı bir cevap vermişti.
Diğer bir konuşmacı da İstanbul Milletvekili Metin Külünk beyin konuşması nazar-ı dikkatimi celb etmişti doğrusu. Cağaloğlu yokuşu bizim nefes aldığımız bir yerdi. Nefes derken her halde temiz havadan bahsetmiyordu sayın Külünk. Kültür ve edebiyat sahamızın nefeslendiği teneffüs ettiği bir yer olan Cağaloğlundan bahsediyordu. Ama son yıllarda şairlerin, yazarların ve diğer üdebânın birer birer kovulduğu bir yer haline de dönüşmüştü Cağaloğlu. En son Sezai Karakoç üstadımızın ve Diriliş Yayınlarının adeta kovulurcasına Cağaloğlundan çıkarılması Metin Külünk beyin dikkatlerine sunmak isterdim. Buradaki kitabevleri birer birer otellere yerini bırakıyordu. Keşke Metin Külünk bey yeni dönemde Cağaloğlu semtine şairleri ve yazarları yeniden davet etse. Bunu da bir kanunla ebedileştirse ne iyi olurdu. Böylece Fethi Gemuhluoğlu dostluğu da pekişmiş olurdu.
Yazıya başlarken notlarım arasında Nuri Pakdil Usta’nın “Bağlanma” adlı kitabından bahsedecektim. Nuri Pakdil’in Gemuhluoğlu ağabeyimize nasıl bağlandığından, Edebiyat Dergisi fikrinin nasıl ortaya çıktığından bahsedecektim. Malesef kalem yazıya başlayınca ağlıyormuş. Bunu çok geç öğrendim. Bir cümle de olsa Pakdil Usta’nın sözüne yer vermek istiyorum. Gemuhluoğlu için “İnsanın elinden tutuyor, adeta çağa çıkartarak yürüyüşe alıştırıyordu.
Programı düzenleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesine teşekkürler.
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1432
Yer
Makale
1.12.2015
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#eyyüp
  
#azlal
  
Kaynak
http://www.milatgazetesi.com/Gemuhluoglu-Agabey/75130
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Eyyüp Azlal
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Anneleri Vefat Eden Çocuklar Adına
İbrahim Balcıoğlu
2065 okuma
227 yıl önceki fırtınada İstanbul'da 3 binden
Faruk Cansu
1790 okuma
Ayasofya'da ilk cuma namazı
Faruk Cansu
2116 okuma
hayatın günümüzdeki tarifi
Secaettin Kara
1848 okuma
Osmanlı döneminde kürtaj=Cinayet
Aytekin Takar
1804 okuma
Türkiye : İstikrar Kurucu Ülke
Metin Külünk
1828 okuma
Az kalsın Suriye için İkinci Dünya Savaşı'na
Aytekin Takar
2405 okuma
Suriye bir matruşkadır
Aytekin Takar
1797 okuma
Kadın ve Kadın Hakları
Gönül Doğan
2077 okuma
Kanuni selde boğulmaktan zor kurtulmuştu
Aytekin Takar
1860 okuma
İlahiden senfoniye Burak Kut
The Coolie
1764 okuma
Son dönemde medyada ve siyasette nefretin dil
Hatice S.
1607 okuma
Hint felsefesi
Faruk Cansu
2503 okuma
Yönetim Kurulu Üyeleri Görevden Alınabilir Mi
Yıldırım Ercan
1862 okuma
Yalnız Da Vinci Değil Michelangelo da Galata'
Aytekin Takar
1907 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi1940/gemuhluoglu-agabey
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap