Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Olimpiyat’ta Üç’lü…
Yazı Yaz
209
1052
Spor
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
15.12.2010
1 yorum
2001
okuma
İstanbul’daki Trabzon’un haftalar öncesinden başlayan hummalı hazırlıkları, pazar günü meyvesini verdi. Öyle ki, maçın esnası ve sonrasında özellikle tribünlerde oluşan görüntüler maçın skorundan daha fazla ön plana çıktı. Bu anlamda hedef tam 12’den vurulmuştur. Emeği geçen herkesi kutlamak lazımdır.
Pekâlâ, hedef neydi? Geçen haftaki yazımızın son kısmında konunun biraz daha derin bir kısmına bir parça değinmiştik. Bu, başta İstanbul medyası olmak üzere egemenlere karşı bir tür gövde gösterisi olacaktı. Trabzonspor’un büyüklüğünü diğer üçünün yanına kondurmak istemeyenler, yarım ağızla kabul edenler vardı bu ülkede ve suyun başını onlar tutuyorlardı. Dolayısıyla da Trabzonspor’a takdir buyurdukları su miktarında pek de cömert davranmıyorlardı. Trabzonspor, onların çocukluk ve ilk gençlik yıllarının kâbusuydu, boğucu sıkıntısıydı. Pek çoğu birinci ya da ikinci kuşak Anadolu göçmeniydi, gelip İstanbul’da başka bir kimliğe bürünmeye çalışıyorlar, İstanbul takımlarının birinin taraftarı olmak da bu çabalarında birincil derecede önem arz ediyordu. Derken birden Trabzonspor ortaya çıkmış, onlara unutmak istedikleri kimliklerinin, geride bıraktıkları değerlerin pekâlâ İstanbul’u dize getirebileceğini göstermişti. Onlar başaramamışlar, başarmak için çabalamamışlardı bile. Kolayı seçmişler, gidip egemenlere teslim olmuşlardı. Trabzonspor ise ne kadar aciz olduklarını bir anda kafalarına vurmuştu. Hasıl-ı kelâm, bu tavırları boşuna değildi.
Trabzonlu da göçmüştü; göçmüştü ama gittiği her yeri Trabzon yapmıştı. Eğer sorulmazsa memleketini söylemeyen, söylediği zaman da “filancıları tanıyor musun?” diye sorulursa ellerini kaldırıp “Hiç gitmedim. Tanımam, bilmem” diyenlerden değildi Trabzonlu. Zaten Trabzonluya memleketinin sorulmasına da gerek kalmıyordu, laf aramızda.
İşte Trabzonspor taraftarını daha ligin yarısı gelmeden, hayati öneme haiz olmayan bir maçta haftalarca hazırlıkla gövde gösterisi yapmaya iten bu hazımsızlığa karşı bir tepkiydi. En başta da dediğimiz gibi, çabalar fazlasıyla amacına ulaşmıştır. Maçtan sonra televizyonlarda yayınlanan futbol programlarında, sözünü ettiğimiz kişiler kendi dertlerini unutmuş ve ortaya konan tabloya karşı hayranlıklarını gizleyememişlerdir.
Gözden kaçırılmaması gereken bir nokta daha var ki, o da ulaşım ve iletişim imkanlarının genişlemesi en fazla Trabzonspor’un işine yaramıştır. Diğer büyük kulüplerin kendi şehirlerinde, hâttâ kendi semtlerinde dahi tribünleri dolduracak, takımı taşıyacak sayıda taraftarı vardır. Yurt ve dünyanın dört bir yanındaki taraftarlarının birbiriyle irtibatlı olması ya da olmaması, takımlarının ahvaline çok fazla etki etmez. Ancak Trabzonspor öyle değil, taraftarın çoğu şehir dışında. Onların bir araya gelip oluşturacağı sinerjiye fevkâlâde ihtiyaç var.
Gövde gösterisinin hazırlıkları, maç esnası ve sonrasında oluşan ambians ve bütün bunların medya yoluyla milyonlara ulaşması, hem Trabzonluları çocuklarını Trabzonsporlu yapmak konusunda işlerini kolaylaştıran bir faktör olmuş hem de Trabzonlu olmayan ve takım tutma yaşına gelmiş nesillerin Trabzonspor’a sempati beslemesini ve taraftarı olmasını kolaylaştırmıştır. Gerek İstanbul medyasının elinde Trabzonspor’dan başka bir ekmek kapısının kalmaması yüzünden can havliyle sarılması gerekse sanal ortamdaki görüntü paylaşımları sonuçları ileride daha iyi anlaşılacak bir çarpan etkisi yapacaktır.
Son şampiyonluğumuzdan sonraki çile yıllarında, ilerleyen zamanla birlikte ulaşım ve iletişim imkanlarının gelişmesi sebebiyle Trabzonspor taraftarının hem birbiriyle hem de takımıyla daha kolay ve sık buluşabileceğini, bunun da hem şehre hem de kulübe her anlamda büyük bir getiri sağlayacağını acizane öngörmüştüm. Son şampiyon olduğumuz sene, İstanbul’da Fenerbahçe’yi Dobi Hasan’ın kafa golüyle yendiğimiz maçın sonucunu saatlerce süren bir uğraş sonucunda telefonda güç bela öğrenebilmişti yurt dışında yaşayan hemşehrilerimiz. Şimdi sevinçler eş zamanlı yaşanıyor. Ne mutlu…
Egemenler bu ahval ve şeraitten rahatsız olup, bir takım haltlar karıştırmaya yeltenebilirler mi? İBB maçındaki hakem kararları kafamızı karıştırmadı değil. Ancak İstanbul’un üç büyüğünü ne kadar itseniz gidecek mecalleri, Trabzonspor’u ne kadar çekseniz duracak hali yok görünüyor. Sanki şafak söküyor… Hayırlısı bakalım…
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
2001
Yer
Spor
15.12.2010
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
---
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Ali Konak
|
13 yıl önce
"İstanbul’un üç büyüğünü ne kadar itseniz gidecek mecalleri, Trabzonspor’u ne kadar çekseniz duracak hali yok" ... Muhteşem bir tespit, hayırlı, uğurlu ve de daim olsun:))
Bülent Şirin
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Olimpiyat’ta Üç’lü…
Bülent Şirin
2001 okuma
Olimpiyat’ta 70 bin kişi…
Bülent Şirin
2019 okuma
Rize’den yükselen “Şampiyon Trabzon” sesleri
Bülent Şirin
2094 okuma
Etten duvara çare yok
Bülent Şirin
1028 okuma
Osmanlıdan Beri Fenerbahçe Galatasaray Maçlar
Aytekin Takar
1113 okuma
Liderlik güzel; ya şampiyonluk?..
Bülent Şirin
1094 okuma
Trabzonspor, ÖDP ve Ogün Samast…
Bülent Şirin
2141 okuma
Daha Az Yemek İçin 8 Öneri
Sağlık Rehberi
1214 okuma
Hain Mesut!
Bülent Şirin
1063 okuma
Cesaret Abidesi Bruce Lee
Siyah Giyinen Adam
861 okuma
Beşiktaş Galibiyeti Üzerine Mülahazalar
Bülent Şirin
888 okuma
Trabzonspor’un problemi “derin”de mi?
Bülent Şirin
1958 okuma
Kusursuz Mağlubiyet...
Bülent Şirin
807 okuma
Fatih Tekke, profesyonellik ve kurşun askerle
Bülent Şirin
850 okuma
Trabzonspor’un en önemli ihtiyacı
Bülent Şirin
1929 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi209/Olimpiyat’ta-Uc’lu…
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap