Resimler
Videolar
Haberler
Yazılar
Replik Düplik
Kuruluşlar
Benim Dünyam
Kayıt Ol
Oturum Aç
Hz. Süleyman Ve Belkıs
Yazı Yaz
2158
5906
Dini Konular
Yorum Yaz
Yazdır
Tavsiye Et
2.3.2016
0 yorum
1240
okuma
DÜNYA SALTANATINDAN GERÇEK BÜYÜKLÜĞE: BELKIS KISSASI
Rahmet ve hidayet rehberi Kur'an-ı Kerim, peygamberlerin hayatlarından kıssalar nakleder. Bunlar sayesinde geçmiş peygamberler ve ümmetleri hakkında bilgi edinir, kendimizi o zamanların içinde hissederiz. Aslında bu kıssaların üzerimizdeki etkilerini sözlerle ifade etmek pek mümkün değildir. Okur, dinler ve nasibimizi alırız. İşte bu kıssalardan biri de Belkıs kıssasıdır.
Tarih, yaklaşık olarak M.Ö. 1000 ila 900 yılları arasıdır. Hz. Davud a.s.'ın oğlu Hz. Süleyman a.s., babasının vefatından sonra hükümdarlık vazifesini devralmış, aynı zamanda Allah Tealâ da onu peygamberlikle görevlendirmiştir.
Süleyman a.s.'a yeryüzünde hiç kimseye verilmeyen bir saltanat verilmiş ve yine sadece ona has mucizeler ikram edilmiştir. O kuşlarla konuşmuş, cinlerden, insanlardan ve hayvanlardan oluşan çok kalabalık, çok ilginç bir orduya komuta etmiştir.
‘Hüdhüd kuşu nerede?'
Hz. Süleyman a.s. ordusuyla Yemen'e, Sebe halkını Allah'a imana davet etmek üzere sefere çıkmıştı. Zira Sebe halkı ve başındakiler ateşe ve puta tapınmakta idiler.
Bu sefer esnasında Süleyman a.s. Hüdhüd adlı kuşu aramış, ancak görememişti. Hüdhüd yerin altındaki suyu görür ve mesafesini tesbit edip bildirirdi. Askerleri çok susayan Süleyman a.s. Hüdhüd'ü göremeyince celâllenmiş ve “geçerli bir mazeretle gelmezse, onun canını iyice yakacağım” demişti.
Bu sırada Hüdhüd, Sebe krallığında Belkıs'ın sarayındaydı. Belkıs, Sebe krallığının melikesiydi ve büyük bir ordu ile muhteşem bir hazineye hükmediyordu. Hüdhüd Sebe krallığında bir süre dolaşıp Süleyman a.s.'ın yanına döndü. Gecikmesinin sebebini söyleyip özür diledi ve Sebe krallığında gördüklerini anlattı:
- Sebelilere hükümdarlık eden, kendisine her şey verilmiş ve büyük bir tahtı olan Belkıs'la karşılaştım. Onun ve kavminin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş, dedi. Süleyman a.s.:
- Doğru mu yoksa yalan mı söylüyorsun bunu göreceğiz, dedi ve bir mektup yazarak Hüdhüd'e bunu Belkıs'ın sarayına götürmesini emretti.
Hüdhüd emre uyarak mektubu saraya götürdü ve Belkıs'ın odasına bırakıp geri döndü.
Meçhul mektup
Belkıs, odasında bulduğu mektubu açtı ve okudu. Sonra kavminin ileri gelenlerini topladı. Onlara şöyle seslendi:
- Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakılmış. Mektup Süleyman'dandır. Mektubuna Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlıyor. Bana karşı gelmeyin, teslim olun diyor. Beyler, ulular, bu işte bana bir fikir verin. Bilirsiniz, siz yanımda olmadan, size danışmadan hiçbir işi kestirip atmam.
Bunun üzerine ileri gelenler:
- Biz güçlü, kuvvetli kimseleriz, yaman savaşçılarız ama ferman senindir. Düşün, kararını ver, neyi emredersen onu yapalım, dediler. Belkıs:
- Ona bir hediye göndereyim. Eğer o bu hediyeyi kabul ederse dünya hükümdarlarından birisidir ve bu bizim ondan daha yüksek ve kuvvetli olduğumuz anlamına gelir. Şayet kabul etmezse, o Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir, dedi ve elçilerin hediyeyle birlikte yola çıkmalarını emretti.
Elçiler Süleyman a.s.'ın karargâhına ulaşıp hediyelerini takdim ettiler. Süleyman a.s. elçilere:
- Siz bana maddi yardım yapmak mı istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği şey, size verdiğinden daha hayırlıdır. Hediyeniz ile siz sevinin, ben değil! Hükümdarınıza dönün ve ona söyleyin ki, asla karşı koyamayacağı ordularla gelir, onları hor ve hakir bir durumda yurtlarından sürer çıkarırım, dedi.
Hakiki krallık neymiş anlaşılsın
Elçiler geri dönüp Belkıs'ın yanına vardılar. Süleyman a.s.'ın dediklerini bir bir anlattılar. Bunun üzerine Belkıs kavminin ileri gelenlerini toplayarak Süleyman a.s.'ın karargâhına doğru yola koyuldu. Nihayet varmalarına az bir mesafe kala Süleyman a.s. çevresinde bulunanlara:
- Ey ileri gelenler, onlar gelmeden önce hanginiz Belkıs'ın tahtını bana getirebilir? diye sordu. Cinlerden biri:
- Sen yerinden kalkmadan önce getirebilirim, dedi.
Süleyman a.s., daha erken gelmesini istiyorum, deyince, kendisine Allah tarafından verilmiş bir ilmin sahibi olan Asaf b. Berhıya:
- Sen daha gözünü açıp kapamadan onu sana getirebilirim. Gökyüzüne bak, birazdan onun tahtını yanında göreceksin, dedi ve secdeye kapanıp İsm-i Azam duasını okudu.
Süleyman a.s. hemen o anda Belkıs'ın tahtını kendi tahtının yanında buldu.
- Bu Rabbim'in bir lütfudur. Şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü diye beni sınamaktadır, dedi. Ümmetinden birinin Rabbi'nin katında hemen duası makbul olunacak bir dereceye ulaştığını görmüş, hamdetmişti.
Süleyman a.s. maiyetindekilere dedi ki:
- Tahtı Belkıs'ın tanıyamayacağı bir hale getirin. Bakalım kendi tahtı olduğunu fark edebilecek mi?
Emredildiği üzere taht değiştirilip, üzerindeki mecusilik ve putperestlik sembolleri söküldü.
Belkıs ve Sebe krallığının ileri gelenleri Süleyman a.s.'ın huzuruna vardılar. Misafirler ağırlandı, sohbet edildi. Süleyman a.s. “Senin tahtın da böyle miydi?” diyerek Belkıs'ın tahtını gösterdi. Belkıs şaşırarak:
- Tıpkı o! Fakat ben onu surların içerinde bırakıp gelmiştim. Onu koruyan binlerce asker vardı. Buraya nasıl gelebildi? dedi.
Süleyman a.s. cinlere, Belkıs gelmeden önce, onu ağırlamak için bir saray inşa etmelerini de emretmişti. Sarayın avlusunun tabanını billurdan yaptırmış, altından sular akıtmış ve içine balıklar koydurtmuştu.
Süleyman a.s. köşke kadar eşlik ederek Belkıs'ı içeri buyur etti. Belkıs avluyu görünce derin bir su sandı ve kaftanının eteğini topladı. Süleyman a.s. zeminin billurdan yapılmış şeffaf bir döşeme olduğunu izah etti.
Bütün bu yaşadıkları Belkıs'ı derinden sarstı. Krallığı, sarayı, ihtişamlı hayatı gözünün önüne geldi ve anladı ki asıl ihtişam Allah'a ve O'nun sadık kullarına ait. Tevbe edip Allah'a yöneldi. Şöyle niyaz etti:
- Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleyman'la beraber alemlerin rabbi olan Allah'a teslim oldum.
Öyledir; mal-mülkle övünmek, kendinde bir varlık vehmetmek, sadece kendine yazık etmektir. Hakiki güç ve zenginlik Alemlerin Rabbi'ne itaat ve inkıyattır. İnsanlar bunu anlasın diye peygamberler gönderildi. Ve ibret alalım diye onların yaşadıkları bize anlatıldı.
Beğen
Beğenme
Tavsiye et
Rapor et
Yazdır
1240
Yer
Dini Konular
2.3.2016
0
kişi beğendi
0
kişi beğenmedi
Etiket
#
  
Kaynak
Yorum yapabilmek için
Üye Olun
veya
Giriş
yapın
Cemile Öztürk
adlı kullanıcının
diğer yazıları
Paylaşım Sitelerinde Hadis Diye Paylaşımda Bu
Ali Duman
1467 okuma
Makale Özeti: İslam’In Evrensel Hukuk Düşünce
Ali Duman
3261 okuma
Kur'an'ı Anlayarak Okumak Mı?
Ali Duman
1361 okuma
İslam’Da Yönetim Ve Siyasetle İlgili Kavramla
Ali Duman
2580 okuma
Yürüttüğüm Blog Ve Sitelerim
Ali Duman
1357 okuma
Bedreddin Ez-Zerkeşi
İslam Hukuku
2941 okuma
Dinimiz Ana Kaynaklara Dayandırmak Zorundayız
Ali Duman
1340 okuma
Sosyal Paylaşım Sitelerinde Mücahitlik Ve Mil
Ali Duman
1613 okuma
İmam-I Azam Ebu Hanife
İslam Hukuku
1989 okuma
Radyo Kampüs Panaroma Programı Ali Duman Sohb
Ali Duman
1540 okuma
Kur'an Tarihi
Ali Duman
1473 okuma
Dinimizi Ne Kadar Biliyoruz?
Lokman Pervane
1889 okuma
İcma Ve Kolektif Şuur Sempozyumunun Ardından
Ali Duman
1619 okuma
İmam Gazali
İslam Hukuku
1798 okuma
İslam’In Genel İlke Ve Esasları
Ali Duman
2842 okuma
Birşeyler yaz
Sadece Ben
Bağlantılarım
B.Bağlantıları
Herkes
Yazıyı Mootol duvarına paylaşmak için
üye ol
veya
giriş
yap
http://www.mootol.com/Yazi2158/hz-suleyman-ve-belkis
Adınız :
Gidecek E-posta :
Gönder
Tanıdıklarını haberdar etmek için
üye ol
veya
giriş
yap
Adınız :
Rapor nedeni :
Rapor et
Yazı içeriğini rapor etmek için
üye ol
veya
giriş
yap