Sultan Melikşah döneminde, Gürcistan sınırından Hazar Denizi’ne kadar uzanan Dağıstan bölgesine çok sayıda Türk topluluğu yerleştirilmişti. Selçuklular, Gürcü tarihinde Didi Turkoba (Büyük Türklük) olarak bilinen bu dönemde, aileleriyle birlikte Gürcistan’ın çeşitli bölgelerine Türkleri yerleştirmişlerdi. Buna karşılık, Gürcü kralı II. Davit, Kıpçak başbuğu Atrak’ın kızıyla evlenmiş ve Gürcüler ile Kıpçaklar arasında yakın bir ilişki başlamıştı. Gürcü kralı, Selçukluların akınlarına karşı koyabilmek için 1118’de Çoruh – Kür boylarına yerleşen Kıpçaklar’dan 40 bin kişilik mükemmel bir süvari ordusu oluşturmuştu. Kıpçak başbuğu Atrak, 1125’te Gürcistan’dan ayrılmasına rağmen kendisi ile gelen Kıpçakların büyük bir kısmı, geri dönmeyip bölgede kalmışlar ve Kuzey ve Doğu Anadolu bölgesine yerleştirilmişlerdi. 1071–1230 yılları arasında Doğu Anadolu’da idari yönden bazı değişiklikler yaşanırken Selçuklu Devleti’nin parçalanmasıyla ortaya çıkan saltanat mücadeleleri sırasında, Gürcistan’da gittikçe güçlenen Bagrat sülalesi, idareyi eline geçirmişti. Bunun yanında bölgeye gelip yerleşen Türk unsurları ile karışan Gürcüler, zamanla Acara, Şavşat, Ardanuç, Oltu, Tortum ve Kars taraflarını ele geçirerek buralara yerleşmişlerdi. Bölgedeki Saltuklu hâkimiyeti devam ettiği sıralarda Saltuklu komutanlar, Gürcüler tarafından gelebilecek saldırılara karşı, Tortum kalesini tahkim etmişlerdi. Timur’un 1402 yılında Anadolu’ya yeniden geldiği ve Erzurum’a ulaştığı bir sırada, Tortum meselesi ele alınmış ve Hıristiyanların ahaliye baskı yapmaması için Tortum üzerine bir sefere karar verilmişti. Tortum, bu sırada VI. Atabeg Akboga’ya (1391–1451) tabi Gürcü Beyi’nin elinde idi. Togay ailesinin tasarrufunda bulunan, ancak el değiştiren kale halkı, Timur’un Erzurum’a geldiğini haber alınca, bu baskıdan kurtarılması için Timur’a haber göndermişlerdi. Timur, bu davet üzerine, ordugâhtan bir kısım kuvvetlerini Şeyh Nureddin Bahadır, Şah Melik Bahadır ve Emir Musa Timurtaş idaresinde Gürcü Boğazı’nı aşarak Tortum üzerine gönderdi. Timur haber göndererek âmân dilemeleri ve cizye vermeleri şartıyla affedeceğini bildirmesine rağmen muhafızlar, kalenin metanetine güvenerek elçiyi geri çevirmişlerdi. Bunun üzerine, altı günlük bir muhasaradan sonra Tortum Kalesi fethedilip muhafızlar öldürülmüş ve kale de yıkılmıştı. Bir süre sonra Togay, Timur’un huzuruna gelerek af dilemiş, Müslüman halka hoşgörülü davranması ve vergi vermesi karşılığında yeniden Tortum kalesi muhafızlığına tayin edilmişti. Uzun Hasan, 1458 baharında Fırat'ın kuzeyinde Tarmuk-Yaylası'nda topladığı ordusuyla Atabeklerin Çoruh boyundaki topraklarına girerek, başta Nihah kalesi olmak üzere altı kaleyi, Gürcülerin elinden almıştı. Coğrafi Konum : Topraklarının büyük bir bölümü Karadeniz Bölgesi’nde, küçük bir bölümü de Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Erzurum İli’ne bağlı bir ilçe olan Tortum’un, doğusunda Narman ve Oltu, batısında İspir, güneybatısında Ilıca, kuzeyinde Artvin ili ve Uzundere ilçesi, güneydoğusunda Pasinler, güneyinde Erzurum Merkez ilçe bulunmaktadır. Erzurum’un kuzey kesiminde yer alan Tortum’un engebeli bir arazisi vardır. Kuzeyde Deve Dağı, kuzeydoğuda Akdağ, doğu ve güneyde Kargapazarı Dağları, batı kesiminde Mescit Dağları bulunmaktadır. Bu dağların üzerleri Sarıçam ormanları ile kaplıdır. Ayrıca dağların yüksek kesimlerinde yaylalar bulunmaktadır. İlçe topraklarından kaynaklanan küçük akarsular Tortum Çayı’nda toplanmaktadır. Denizden 1.450 m. yüksektedir. İl merkezinin 58 km. kuzeyinde bulunan ilçenin yüzölçümü 1423 km2 dir.