İlçemiz 3000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olup, Uzundere ilçesi tarih içerisinde Etiler, İskitler, Sakalar, Persler, Çoruh Bulgarları, Doğu Romalılar, Suvarlar, Abbasiler, Sasaniler, Ardahan-Artvin Bağratlı Devleti, Vaspurakan Krallığı, Selçuklular, Ata Beyler, Moğollar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Osmanlı Devlet gibi millet ve devletlerin hakimiyeti altında kalmıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı Devleti hakimiyetine girmiştir. 1883 tarihli Erzurum vilayet salnamesine göre, Uzundere nahiyesinin Nahiye müdürü Şerif Ağa'dır. 1. Dünya Savaşı'nda Rus işgalinde kalan ilçemiz halkı 1916 yıllarında Rusların ve onların silahlandırdıkları Ermeni Taşlak çetelerinin zulmünden korunmak için Anadolu'nun batısına doğru (Sivas, Malatya, Çorum, Tokat vb) göç etmişlerdir. Bu olaya tarihimizde muhacirlik denmektedir. İşgaller üzerine Uzudere'de kalanlar ise boş durmamış, Dikyar'lı Hafız Mustafa efendi zamanın şartlarıyla bir yardım kampanyası başlatmış ve askerlerimize günlerce merkep (eşek) sırtında erzak taşımıştır. Yerli milisler vasıtasıyla Ermeni çeteleri uzaklaştırılmaya çalışılmış ve Yeni Dikyar'lı Derviş Bey ve arkadaşları düşmanın bölgemize girmemesi için mücadele etmişlerdir. Erzurum istikametinden gelen askerlerimiz sayesinde Uzundere ilçesi 16 Mart 1918 yılında Rusların ve Ermeni çetelerinin işgalinden kurtulmuştur. Tarih araştırmacısı ve öğretmeni olan Uzundere Belediye Başkanı M. Halis Özsoy'un kendi arşivindeki kaynaklardan ve araştırmalarının sonucunda 16 Mart 1918 tarihinde kurtuluşun gerçekleştiği gün yüzüne çıkmış olup, Uzundere'nin kurtuluş tarihi bu dönemden itibaren etkinliklerle kutlanmaya başlamıştır. Eskiden Tortum ilçesine bağlı bucak merkezi olan Uzundere (eski adıyla Azort) 1987 yılında idari taksimatla ilçe olmuştur. Coğrafi Konum : Alt Kretase'den Üst Miosen sonuna kadar Alp Orojenezi'nin devamlı etkisinde kalmış olan Uzundere'de, antiklinal ve senklinaller NE-SW doğrultusundadır. Tortum Gölü'nün güney ve güneybatısında arızalı alanlar görülmektedir. Tamamen trakitten meydana gelmiş olan Tav Dağı bu saha içerisinde bulunmaktadır. Yeryüzü şekilleri, jeolojik yapı ve akarsu erozyonu tarafından şekillendirilmiştir. Mesozoik formasyonları Tortum Çayı ile derin şekilde yarılmıştır. Vadi tabanları ile dağların en yüksek bölümleri arasında önemli ölçüde yükselti farkları bulunmaktadır. Örneğin Tortum Gölü'nün kuzeyinde, Tortum vadisinin yükseltisi 800 m kadar iken, Kemerli Dağı'nın zirvesi 2700 m olup; bağıl yükseklik farkı 1900 m kadardır.